YEDİ KULE – FARKLI BİR ROMAN

yedi kule.jpgエルダル・キュチュックヤルチュン氏の小説。オスマン帝国の17世紀。惨死されたオスマン二世の事件に基づいた小説。その時代のアナトリア地方のチェスゲーム、盤は歴史そのもの、駒は人間である、興味深い話。Satranc-ı Rumi Hintlilerin icat ettiği harp oyununun Rum’da (Anadolu’da) oynanan haliymiş (sy. 136). Yedi Kule’de yazar, Satranc-ı Rumi adlı bir tür satranç oyununu, tarihi satranç tahtası (17.yy. Genç Osman vakası) , bu olayla ilgili kişileri de satranç taşları yaparak oluşturmuş kurguyu. İki paralel kurgunun birbirine geçişmesiyle oluşmuş yapısıyla, son yıllarda okuduğum en keyifli, en zekice ve en güzel kurguya sahip kitap. Kitapta kullanılan Osmanlıca sözcüklerin, kitabın kurgusunun en sağlam taşlarını oluştururken bir yandan da özellikle sabırsız okuyucu için kitabın zayıf karnı olduğu söylenebilir. Eserin arka planındaki çok derin bir tarihi araştırma ve dönemin inançla iç içe felsefi yapısı kitap bittikten sonra bile okuyucunun aklında dönüp duran imgeler oluşturuyor. Okumayı seviyorsanız, hele tarih okumayı seviyorsanız, düşünülmemiş kurgularla ilk defa karşılaşmayı seviyorsanız, bir de içinde zeka ve felsefe de olsun diyorsanız mutlaka okuyun. Başlangıçta adım adım giden yavaşlığı sizi duraklatmasın, okuduğunuz her şeyi beyninizde yeniden kurmak zorunda kalacaksınız:)
Kitabın girişini resme ekledim. Aşağıda kitaptan bende kalanlar:))
“Tabiatta her şeyin ama her şeyin birbirine bağlı olduğunu bilirdi. Mana ile cisim ayrılmaz bir bütündü onun için. Dolayısıyla akıl ve imanın, ilim ve dinin, mantık ile duygunun birbiriyle çeliştiğini düşünmezdi. Her şey mükemmelen birbirini tamamlar ve o “mutlak tek”in anlamlı parçalarını oluştururdu. Katip’e göre tek bir hayvanın bile acı çekmesi, bi ağaca gadrilik yapılması tüm insanlığı etkileyecek kadar önemliydi. Aradağı cevapların bir kısmınının dinde, diğer bir kısmını ise Avrupalıların geliştirmekte olduğu ilimlerde bulunduğunu, birini kabul edenin diğerini reddetmemesi gerektiğine inanırdı.”sy. 135

“Geçmişte olmuş her şey ve gelecekte olacak her şey ‘dem’ dediğimiz şu an içindedir.” sy. 167 Bu cümleden bir kitap doğar!!
“Her vaka bir neticedir ve mutlaka bir sebebe dayanır.” sy. 202 Dii mi!
Derviş kendinden emin bir edayla “Belî” dedi, “Satranç ya! Satranc-ı Rumi’dir bu. Tahtası dünya, taşları da bizleriz.” sy.226 İşte bu cümlede epey düşündüm. Peki oynamak zorunda mıyız?

Kaynak: Yedi Kule, Erdal Küçükyalçın, 2013, Sayfa6 Yayınları
Erdal Küçükyalçın