BİR DÖNEMDEN DİĞERİNE – JAPONYA’DAN BİR YAŞAM ÖYKÜSÜ

Bazı öyküler insanı derinden etkiliyor. Aklının içinde dönen sorular ve binlerce düşünce… Bu yaşam öyküsü de benim için öyle oldu. Japonya’nın feodal döneminden modernleşme sürecine girdiği, Batı’ya dair her şeyin hızla Japonya’ya aktığı bir dönemde yaşamış, o dönemi şekillendirmiş bir isim Yukichi Fukuzawa.

fukuzawa

Fukuzawa, alt kademe bir samuray ailesinden geliyordu. Çocukluk ve gençlik yıllarında Japonya’da sınıflar arası fark o kadar kesin belirlenmişti ki “sanki bu durum insanoğlunun icadından çok doğanın değişmez ve kaçınılmaz bir kuralı imiş gibi (Blacker, 2006: 3)” değiştirilemez görülüyordu. Fukuzawa çocukluğunda bu duruma öfke duyarak, nasıl uzaklaşacağını düşünürken önüne gelen bir fırsatla Hollanda Bilimi (蘭学) çalışma yolu önünde açılır. O dönemde Japonya’nın kapıları dünyaya kapalıydı. Sadece Hollandalılarla ticari ilişkilerini sürdüren Japonlar için bilim ve Batı dünyası da o kanaldan ülkeye girmekteydi. Özellikle tıp ve fen bilimlerinden yapılan çevirilerin yeri önemliydi. Fukuzawa, başlangıçta kendisi için kaçıştan başka bir şey olmayan bu dünyada kısa zamanda ilerler. O dönemde hem içinde yaşadıkları toplum o ve aynı alandaki arkadaşlarını tuhaf bulup eleştirirken, onlar da klasik eğitim alanlara karşı olumsuz duygular taşırlar. Bunu günlüğünde şöyle aktarmaktadır:

“Şunlara bakın” diye başlardı içimizden biri, “İyi elbiseler giymişler ama yapabildikleri tek şey bu. Bir şey öğrendiklerini sanıyorlar, hocalarından şu saçma sapan dersleri dinliyorlar ama o da sadece yüzyıllardan beri nesilden nesile geçerek bugüne ulaşan, aynı eski küflenmiş teorileri tekrarlayıp duruyor. (Fukuzawa, 2006: 94)”

yukichi-fukuzawa-nin-ozyasam-oykusu20140414190929Amiral Perry 1854 ylında Japonya’yı dünyaya kapılarını açmaya zorladığında, Fukuzawa 18 yaşındadır. Bir dizi olay onu Hollanda Bilimi üzerine çalıştığı yerden ayrılmasına neden olur. Kendi sözleriyle Yedo’ya (Edo) gidişinin ertesi yılı 1959’da Beş Ülke antlaşması imzalanır. Japonya’nın kapıları bu ülkelere ve Batı dünyasına açılmış olur.  Hollanda Biliminde, kendisini geçilemez gören Fukuzawa için hayatını tamamen değiştirecek gelişmelerdir bunlar. Yokohama’ya gittiğinde yabancı tacirlerin dilini anlamamış,  onların dilinde yazılı şeyleri okuyamamış olmak onda büyük bir hayal kırıklığı yaratır. Yılların emeği çöpe gitmiş gibidir. O sırada İngilizce’nin geleceğin dili olduğunu fark eder ve İngilizce öğrenmeye karar verir. O dönemin koşullarında İngilizce öğretecek biri, hatta sözlük bulabilmek bile çok zordur. Güç koşullarda İngilizce öğrenmeyi başarır. – Kendini dil öğrenmeye adamış biri için bu hikaye çok etkileyici, mutlaka kitaptan okursunuz-  1962 yılında Japonya’nın Amerika’ya gönderdiği heyette yer alır. Avrupa’da da bulunur. Sonrasında ülkesinde, dış dünyayı yazmaya başlar. Amacı Japonlarda eksik olduğuna inandığı iki şeyi öğretmektir: Bilim ve bağımsızlık ruhu. Yazdıkları ile ilgili şunları dile getirir: “Kitaplarımın içeriğinin kendi toplumsal şartlarımıza uyarlanacağına dair hiçbir fikrim yoktu… Kısacası kitaplarımı Batıdan hikayeler ya da hayal ülkesinden tuhaf masallar olarak yazıyordum.” Ancak bu sözlerine rağmen yazdıkları çok etkilili olur. O dönemde Japonya’da Batı hayranlarına karşı saldırılar yapanlardan korktuğu için evine kapanır ve çok sayıda kitap üretir. Hükümette kendisine önerilen görevi bizzat yazdığı gibi kabul etmez. Çok satan bir gazete ve bir üniversite kurar.

Bence Japon modernleşmesinde yaşanan şeylerin, o geçişin  güzel bir yansıması bu kitap. Özellikle dil öğrenmekle ilgili bölümü beni çok etkiledi. Bugünü farklı bir açıdan düşündürdü. Tarihe, Japonya’ya, insanoğlunun dönüşümüne ilgi duyuyorsanız okumanızı öneririm.

Kaynak: Yukichi Fukuzawa’nın Özyaşam Öyküsü, Çeviren: Esra Üstündağ Selamoğlu, Boğaziçi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2006.